Ana Başlıklar;
- Metinlerin Sınıflandırılması
- A. Öğretici (Bilgilendirici) Türler
- B.Sanatsal Türler
- Öğretici (Bilgilendirici) Türler
- 1. Gazete Çevresinde Gelişen Türler
- 2. Kişisel Hayatı Konu Alan Türler
- Metinlerin Sınıflandırılması- 2
- Sanatsal Türler
- 1. Coşku ve Heyecan Yansıtan Türler
- 2. Olay Çevresinde Gelişen Türler
- Anlatmaya Bağlı Türler
- Göstermeye Bağlı Türler
Metinlerin Sınıflandırılması
Bu yazımızda sizler için Metinlerin Sınıflandırılması konusunu derledik, Metinlerin Sınıflandırılması yazımızı güzel bir anlatımla sizler için hazırladık. Metinlerin Sınıflandırılması konusunu örnekleriyle birlikte okuyarak konusunu daha iyi anlayacaksınız. Metinlerin Sınıflandırılması sayfamızı arkadaşlarınızla veya sosyal medyada paylaşarak arkadaşlarınızda Metinlerin Sınıflandırılması konusundan faydalanmasına yardımcı olabilirsiniz.
Edebiyat tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar dilin yalnız iletişim boyutundan değil; duygularını estetik bir üslupla ifade etmek için sanatsal boyutundan da yararlanmış ve bu amaçla da yazıyı kullanmışlardır. Dolayısıyla edebi türlerin yazının icadıyla ve teknik olarak gelişmesiyle birlikte çeşitlendiği söylenebilir. Edebi nitelik taşıyan yazı türleri karakteristik özelliklerine ve işlevlerine göre aşağıda sınıflandırılmıştır.
A. Öğretici (Bilgilendirici) Türler
Gazete Çevresinde Gelişen Türler: Makale, deneme, fıkra, eleştiri, sohbet, röportaj, mülakat
Kişisel Hayatı Konu Alan Türler: Anı, gezi yazısı, günlük, biyografi, otobiyografi, mektup
B.Sanatsal Türler
Coşku ve Heyecanı Yansıtan Türler: Şiir
Olay Çevresinde Gelişen Türler:
a. Anlatmaya Bağlı Türler: Masal, hikâye, roman, halk hikâyesi, fabl, manzum hikâye
b. Göstermeye Bağlı Türler: Tiyatro (Tiyatro, modern tiyatro “trajedi, komedi, dram” ve geleneksel Türk tiyatrosu “gölge oyunu, orta oyunu, köy seyirlik oyunları, meddahlık” olmak üzere iki başlıkta incelenir.)
Öğretici (Bilgilendirici) Türler
Öğretici metinler günlük hayatın gerçeklerini, tarihi olayları, felsefi düşünceleri ve bilimsel gerçekleri anlatan metinlerdir. Genellikle kelimelerin ilk anlamlarıyla oluşturulduklarından, bu metinler her okuyanda aynı izlenimleri bırakır. Öğretici metinlerin başlıca özellikleri şunlardır:
» Öğretici türler, gazete ve dergilerin çıkmasıyla yaygınlaşmıştır.
» Bu metinlerin yazarı, anlatacağı konuyu tarafsız bir tutumla yansıtır.
» Gerçekler yorumlanmaz, olduğu gibi aktarılır.
» Duygu ve hayale yer verilmez.
» Dil göndergesel işlevde kullanılır.
» Sözcükler genellikle gerçek anlamıyla kullanılır.
» İfadeler oldukça açık, duru ve yalındır.
» Okuyucuya bilgi vermek amaçlanır.
1. Gazete Çevresinde Gelişen Türler
Makale
Herhangi bir konuda bilgi vermek, bir gerçeği ortaya koymak, bir tezi kanıtlamak veya bir düşünceyi savunmak amacıyla kaleme alınan ve temel ögesi fikir olan yazılara makale denir. Makalenin özellikleri şunlardır:
» Makalede temel unsur düşüncedir.
» Makale yazarı kişisel duygu ve düşüncelerini yazıya katmaz, yani nesnel davranır.
» Makalenin amacı açıklama, eleştiri, tanıtım veya bilgilendirme de olabilir.
» Makalede açık, anlaşılır, ciddi bir dil kullanılır. Dil, göndergesel işlevdedir.
» Makaleler öğretici yazılardır. Bu nedenle yazar tutarlı, tarafsız, bilimsel bir üslûp kullanır.
⇒ Makale hakkında daha fazla bilgi edinmek için Makale nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Deneme
Bir yazarın herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan, kişisel düşüncelerini kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi kaleme aldığı yazılara deneme denir. Denemenin özellikleri şunlardır:
» Deneme yazarı öne sürdüğü düşünceyi ya da ele aldığı konuyu doğrulamak, kanıtlamak zorunda değildir.
» Deneme yazarı tek bir konuyu rahat ve akıcı bir biçimde ele alır, çoğu kez kişisel bakış açısını aktarır.
» Her şey denemenin konusu olabilir. Yeter ki yazarın o konuda deneme yazabilecek birikimi olsun.
» Denemelerde diğer fikir yazılarından farklı olarak aşk, dostluk, iyilik, barış, kardeşlik, yardımlaşma, güzellik, ahlak, sevinç, kültür, yiğitlik gibi daha çok soyut ama kalıcı ve evrensel konulara ağırlıklı olarak yer verilir.
» Deneme türünün dünya edebiyatındaki en büyük temsilcisi 16. yüzyılda yaşamış Fransız yazar Montaigne’dir.
⇒ Deneme hakkında daha fazla bilgi edinmek için Deneme nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Fıkra
Bir yazarın güncel bir konu hakkındaki kişisel görüş, anlayış ve düşüncelerini kanıtlama gereği duymadan akıcı bir üslupla yazdığı kısa fikir yazılarına fıkra denir. Bu türde konular günceldir ve anlatılanların kalıcılık niteliği yoktur. Fıkra yazarı ele aldığı konu veya sorun üzerinde bir kamuoyu oluşturmayı amaçlar. Fıkra türündeki yazılar genellikle gazetelerde yayımlanır; bu yüzden fıkranın diğer bir adı da “köşe yazısı“dır.
⇒ Fıkra hakkında daha fazla bilgi edinmek için Fıkra nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Eleştiri
Şiir, tiyatro, hikâye, roman, resim, heykel, film gibi sanat eserlerinin zayıf ve güçlü yönlerini göz önünde bulundurarak gerçek değerlerini belirleme amacıyla yapılan inceleme sonucunun anlatıldığı yazı türüne eleştiri (tenkit) denir. Eleştirinin amacı, iyi ve güzel olan sanat yapıtının değerini ortaya çıkarmak, sanatı iyi ve güzel olmayandan kurtarmak, kalıcı bir niteliğe kavuşturmak ve böylece sanatçıyı daha güzel, daha güçlü, daha olgun, daha başarılı eserler yaratmaya teşvik etmektir.
⇒ Eleştiri hakkında daha fazla bilgi edinmek için Eleştiri nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Sohbet
Bir yazarın günlük olaylar arasından seçtiği bir konuyla ilgili kendine özgü görüş ve düşüncelerini, fazla derinleştirmeden karşısındakilerle konuşuyormuş gibi anlattığı yazı türüne sohbet (söyleşi) denir. Sohbet türünde yazar, okuyucuyla konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır bir dil kullanır. Bu yazılar genellikle gazete ve dergilerde yayımlanır. Hatta gazetelerde sohbet (söyleşi) adı altında bu tür yazıların kaleme alındığı köşeler de bulunabilir.
⇒ Sohbet hakkında daha fazla bilgi edinmek için Sohbet nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Röportaj
Yazarın; kişi, eşya, eser, olay ya da bir yerle ilgili olarak yaptığı incelemelerini, gördüklerini, duyduklarını, gözlemlerini, konuyla ilgili konuşmaları fotoğraflarla süsleyerek yazdığı gazete ve dergi yazılarına röportaj denir. Gazeteciliğin başlamasıyla ortaya çıkan bu türde temel amaç kamuoyunu yanıltmadan gerçekleri olduğu gibi aktarmak ve okuyucuyu aydınlatmaktır.
⇒ Röportaj hakkında daha fazla bilgi edinmek için Röportaj nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Mülakat
Kendi uzmanlık alanlarında (edebiyat, müzik, spor, siyaset, sosyoloji, gazetecilik, resim ve benzeri sosyal ve sanatsal alanlarda) tanınmış kişilerle hayatları, çalışmaları, eserleri ya da istenilen herhangi bir konuda soru cevaba dayalı olarak karşılıklı konuşmaların yazıya geçirilmesine mülakat denir. Mülakatta sorulan sorulara verilen cevapların yorum katılmadan, olduğu gibi aktarılması çok önemlidir.
⇒ Mülakat hakkında daha fazla bilgi edinmek için Mülakat nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
2. Kişisel Hayatı Konu Alan Türler
Anı
Toplumsal yaşamda önemli görevler üstlenmiş, toplumu ilgilendiren önemli olayları bizzat yaşamış veya bu olaylara şahit olmuş kişilerin bu olayları duyurmak için sanat değeri taşıyan bir üslupla yazdıkları yazılara anı (hatıra, hatırat) denir. Anı yazıları yaşanmakta olanı değil, yaşanmışı konu alır. Yaşanmış olayların gizli kalmış bazı yönlerini açığa çıkarır. Ancak bunlar, kişisel bakış açısıyla kaleme alınmış olduklarından kesin ve bilimsel bir doğru gibi kabul edilmez ve nesnel bir belge niteliği taşımaz.
⇒ Anı hakkında daha fazla bilgi edinmek için Anı nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Gezi Yazısı
Sanat, edebiyat, siyaset veya cemiyet hayatında tanınmış bir kimsenin gerek yurt içinde gerekse yurt dışında gezip gördüğü yerlerdeki toplumları, kentleri, yerleri, yaşayışları, âdet ve töreleri, gelenek ve görenekleri, doğal ve tarihî güzellikleri, ilgi çeken değişik yönleri edebî bir üslup içinde kaleme almasına gezi yazısı (seyahatname) denir. Gezi yazısı, gezilen bölge için belgesel bilgiler içerir. Bu bakımdan gezi yazısında yazar gözlemlerine yer vermeli, yanlış bilgiler aktarmamalıdır.
“Kâtibî” mahlasıyla tanınan Seydi Ali Reis’in “Mirat-ül Memalik” (Memleketlerin Aynası) adlı eseri Türk edebiyatındaki ilk gezi yazsı örneği kabul edilir. Evliya Çelebi’nin 17. yüzyılda yazdığı “Seyahatname” ise dünya edebiyatındaki en iyi örneklerle boy ölçüşebilecek nitelikte bir gezi yazısı örneğidir.
⇒ Gezi Yazısı hakkında daha fazla bilgi edinmek için Gezi Yazısı nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Günlük
Bir kimsenin günlük yaşamda başından geçen olayları, bu olaylarla ilgili yorumlarını ve düşüncelerini günü gününe ve tarih belirterek kaleme aldığı kısa yazılara günlük veya günce denir. Bu yazılar, yazarının yaşamından izler taşır. Bu bakımdan günlüklerdeki anlatım içten ve sevecendir. Türk edebiyatında Suut Kemal Yetkin, Oktay Akbal, Salah Birsel bu türün önemli isimleri arasındadır.
⇒ Günlük hakkında daha fazla bilgi edinmek için Günlük nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Biyografi
Edebiyat, bilim, sanat, siyaset, spor, ticaret gibi alanlarda tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle yazılan inceleme yazılarına biyografi (yaşam öyküsü) denir. Biyografiler belgesel nitelikte olup gelecek kuşaklara önemli bilgilerin, tecrübelerin, örneklerin, görüşlerin aktarıldığı kaynaklardır. Divan edebiyatında biyografi türünün yerini tutan eserlere “tezkire” denmiştir.
⇒ Biyografi hakkında daha fazla bilgi edinmek için Biyografi nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Otobiyografi
Bir kişinin, kendi hayatıyla ilgili dönemleri bütün ilginç yönleriyle geniş şekilde anlattığı yazı türüne otobiyografi (öz yaşam öyküsü) denir. Otobiyografi her ne kadar öznel bir anlayışla kaleme alınsa da gerçekler göz ardı edilmemelidir.
⇒ Otobiyografi hakkında daha fazla bilgi edinmek için Otobiyografi nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Mektup
Birbirinden farklı yerlerde bulunan kişi veya kurumlar arasında özel ya da resmi iletişimi sağlayan yazı türüne mektup denir. Mektuplar; özel mektuplar, iş mektupları ve resmi mektuplar (dilekçe) olmak üzere üçe ayrılır. Türk edebiyatında mektup türü Tanzimat’tan sonra önem kazanmaya başlamıştır. Tanzimat’tan sonra ilk ilgi çekici mektuplar Akif Paşa’ya aittir. Bunlar 1885’te basılmıştır. Sonraki dönemlerde Namık Kemal’in “Hususi Mektuplar”, Abdülhak Hâmid Tarhan’ın “Mektuplar”, Muallim Naci’nin “Muhaberat ve Muhâverat” adlı eserleri basılmıştır.
⇒ Mektup hakkında daha fazla bilgi edinmek için Mektup nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Metinlerin Sınıflandırılması- 2
Sanatsal Türler
Öğretici metinlerin aksine insanlarda estetik bir zevk oluşturmak amacıyla, kurguya ve hayale dayalı olarak bir konuyu ele alan metinlere sanatsal metinler denir. Sanatsal metinlerin özellikleri şunlardır:
» Öğretme ve bilgilendirme değil, çeşitli duyguları yaşatma amacı güdülür.
» Sözcüklerin yan ve mecaz anlamlarına ağırlık verilir.
» Dil sanatsal (şiirsel) işleviyle kullanılır.
» Estetik ve söyleyiş güzelliği ön plandadır.
» Üslup kaygısı vardır.
» Okuyucuya edebi bir zevk verme amacı güdülür.
» Nesnellik ve bilimsellik değil, öznellik hakimdir.
» Gerçeğin kendisi değil, kurgulanmış biçimi anlatılır.
1. Coşku ve Heyecan Yansıtan Türler
Şiir
Duygu ve düşüncelerin düz anlatımdan farklı olarak estetik, akıcı ve ahenkli bir şekilde dile getirildiği yazı türüne şiir denir. Şiiri düzyazıdan ayıran en önemli özellikleri, anlatımdaki hayal ve duygu yoğunluğu ile yapısındaki ses ahengidir. Türk edebiyatında şiir niteliği taşıyan en eski metinleri Kaşgarlı Mahmut derleyerek Divanü Lügati’t-Türk adlı eserinde kaleme almıştır. Bunlar genellikle hece ölçüsüyle yazılmış kısa şiirlerdir.
Türk edebiyatının ilk yazılı ürünleri 8. yüzyılda verilmiştir. Bu yüzyıldan sonra şiir sanatı da gelişmiş ve ağırlıklı olarak tercih edilmiştir. Özellikle İslam kültürünün etkisiyle bir gelenek halini alan dini-tasavvufi şiirler edebiyatımızda bu türün gelişmesine hız kazandırmıştır. Osmanlı Dönemi’nin klasik edebiyatı olan divan edebiyatı, büyük oranda şiire dayalı bir edebiyattı ve bu şiir geleneği yaklaşık 600 yıl devam etti. Tabii divan edebiyatı ile birlikte çağlar boyu varlığını sürdüren halk şiirimiz de kendi mecrasında güçlü bir şekilde sürüp gelmiştir.
Şairlerimiz, Batılı anlamda şiir türüne 19. yüzyılda ilgi duymaya başlasalar da divan şiirinin kalıplarından kurtulmaları pek kolay olmamıştır. Yüzyılın sonlarına doğru Tevfik Fikret’le başlayan modern şiir, 20. yüzyılla birlikte edebiyatımıza tam olarak yerleşmiştir. Modern şiir ile birlikte şiir sanatının yeni ifade imkânları da kullanılmıştır. Edebiyatımızdaki ilk şiir çevirilerini 19. yüzyılda (Tanzimat Dönemi’nde) Şinasi yapmıştır.
Tanzimat’la birlikte başlayan Batılı şiir anlayışı Servetifünun Dönemi’yle daha da yerleşmiş ve edebiyatımızda Batılı nazım şekillerinin örneklendirildiği bir dönem yaşanmıştır. Bu anlayış Fecriati Dönemi’nde de devam ettirilmiştir. Fecriati Dönemi’nden sonraki dönem olan Milli Edebiyat Dönemi ise edebiyatımızda şiir açısından bir öze dönüş ve milli unsurlara yöneliş dönemi olmuştur. Cumhuriyet Dönemi ise hem milli edebiyatın devamı hem de Batılı şiirin yakından takip edildiği, farklı anlayışta şiirlerin yazıldığı ve çeşitliliğin fazla olduğu bir dönem olmuştur.
⇒ Şiir hakkında daha fazla bilgi edinmek için Şiir nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
2. Olay Çevresinde Gelişen Türler
Anlatmaya Bağlı Türler
Masal
Belli bir olay etrafında, hayatla ilgili bir ders vermek ya da iyi karakter özellikleri taşımanın önemini çarpıcı bir şekilde anlatmak için yazılan, olağanüstü ve fantastik ögelere yer veren evrensel yazı türüne masal denir. Masallar aslında sözlü edebiyat ürünleridir ve birçoğu sonradan yazıya geçirilmiştir. Masal türünde olay, kişi, yer ve zaman gibi yapı unsurları kullanılır. Bunlar gerçeğe uygun olabileceği gibi olağanüstü özellikler de taşıyabilir.
⇒ Masal hakkında daha fazla bilgi edinmek için Masal nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Hikaye
Yaşanmış, yaşanması mümkün ya da tasarlanmış bir olayı kişi, yer ve zaman unsurlarıyla birlikte anlatan yazı türüne hikâye denir. Hikâye, anlatım özelliği bakımından masalın daha gerçekçi bir şeklidir. Kurgu ve yapı bakımından masala benzer.
Dünya edebiyatında hikâye türünün ilk örneği sayılan “Decameron Öyküleri” 16. yüzyılda Boccacio tarafından
yazılmıştır.
Türk edebiyatında hikâye türüne benzer türler çok eskiden beri bilinmektedir. 15. yüzyıl eserlerinden Dede Korkut
Hikâyeleri ve halk hikâyeleri edebiyatımızın hikâye türüne yabancı olmadığını gösteren yerli ürünlerdir. Batılı anlamda hikâye türünün ilk örneklerini 19. yüzyılda Ahmet Mithat Efendi vermiştir. Yazar, bu hikâyelerini “Letaif-i Rivayat” adlı eserinde toplamıştır.
⇒ Hikaye hakkında daha fazla bilgi edinmek için hikaye nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Roman
İnsanların serüvenlerini, iç dünyalarını, toplumsal bir olay ya da olguyu, insan ilişkilerini ve değişik insanlık durumlarını yansıtmayı amaçlayan düzyazı türüne roman denir. Roman; hikâyenin olay, kişi, mekân ve zaman bakımından daha geniş kapsamlı bir şeklidir. Romanda, hikâyeden farklı olarak olaylar ve kişilerle ilgili geniş tahliller, açıklamalar yer alır.
Roman türünün ilk başarılı örneği olan “Don Kişot” 16. yüzyılda Cervantes tarafından yazılmıştır.
Türk edebiyatında roman türüyle ilgili ilk çalışmalar Batı’dan bazı eserleri çevirme şeklinde gerçekleşmiştir. Yusuf Kamil Paşa’nın Fenelon’dan çevirdiği “Telemak” adlı eser edebiyatımızdaki ilk çeviri romandır. Türk edebiyatındaki ilk yerli roman örneğini Şemsettin Sami “Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (Talat ile Fitnat’ın Aşkı)” adlı eseriyle vermiştir. Edebi nitelik taşıyan ilk roman ise Namık Kemal’in “İntibah” adlı romanıdır. Bunların dışında Namık Kemal’in yazdığı “Cezmi” adlı eser ise Türk edebiyatındaki ilk tarihi romandır.
⇒ Roman hakkında daha fazla bilgi edinmek için roman nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Fabl
Hayatla ilgili bir ders vermek ya da insan karakterinin iyi yönlerini öne çıkarmak amacıyla anlatılan, manzum şekilde yazılan, kahramanların genellikle hayvanlardan seçildiği masalımsı türlere fabl denir.
Dünya edebiyatında fabl özelliği taşıyan en eski ürünler Aisopos (Ezop) masallarıdır. Ezop’tan sonra Batı’da bu alanda büyük bir başarıya ve üne erişen Fransız yazar ve şair La Fontaine (1621–1695), bugüne kadar nesir olarak yazılmış ve anlatılmış Ezop masallarını yeniden kaleme alıp manzum biçime çevirerek yetişkinlerin dünyasına kazandırmıştır.
Türk edebiyatında 15. yüzyıl şairlerinden Şeyhi’nin “Harname” adlı mesnevisi bizde ilk fabl örneği olarak kabul edilir. Öncesinde Mevlana’nın Mesnevi’sinde fabl özellikleri gösteren hikâyeler de vardır.
⇒ Fabl örnekleri için fabl örnekleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
⇒ Fabl hakkında daha fazla bilgi edinmek için Fabl nedir? sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Manzum Hikaye
Nazım şeklinde yazılan hikâyelere manzum hikâye denir. Manzum hikâyelerin öykülerden tek farkı şiir biçiminde yazılmış olmalarıdır. Bu tür hikâyelerde didaktik (öğretici) şiir özelliği görülür. Hikayede bulunan bütün özellikler (olay, yer, zaman, kişiler) manzum hikâyede de bulunur.
Manzum hikâyenin edebiyatımızdaki en önemli temsilcileri Mehmet Akif Ersoy, Tevfik Fikret ve Yahya Kemal Beyatlı’dır.
Halk Hikayesi
Geleneksel bir içeriği olan, kuşaktan kuşağa sölü olarak aktarılan hikâyelere halk hikâyesi denir. Genellikle sevgi ve kahramanlık konularının işlendiği bu hikâyelerde kişiler gerçek yaşama uygundur. Halk hikâyeleri, destanların zaman içerisinde biçim ve öz değişikliğine uğramasıyla oluşan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olağanüstü unsurlar azalmış, kişiler ve olaylar doğal boyutlarına gelmiştir. Bu hikâyelerin metinleri kurmacadır ve bu metinlerde dil şiirsel işleviyle kullanılmıştır.
Halk hikâyelerinin bir anlatım geleneği vardır. Anadolu’da bu geleneği halk ozanı veya âşık adı verilen kişiler
sürdürmüştür. Nesir nazım karışımı bir anlatım kullanılır. Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber ünlü halk hikâyelerindendir.
Göstermeye Bağlı Türler
Tiyatro
Bir sahnede, seyirciler önünde oyuncuların sergilemesi amacıyla hazırlanmış gösterilere tiyatro denir. Farklı bir şekilde duyguların ve olayların hareket (jest) ve konuşmalarla anlatılmasıdır. Genel olarak temsil edilen eser anlamında da kullanılır.
Tiyatro değer ölçülerini, izleyenin kanaat ve anlayışlarından alır. Göze görünür bir karaktere sahip olması ve canlı olarak meydana geliş niteliğiyle toplum psikolojisine hitap eder. Temsil yeri ve eser, tiyatronun edebiyat ögesidir. Bu edebiyat ögesi yanında tiyatro kavramı içinde oyunculuk, sahne düzeni, ışıklandırma, dekor, kostüm, müzik gibi unsurların bütünlüğü söz konusudur.
Günümüzdeki anlamıyla çağdaş tiyatronun tarihi, Antik Yunan Çağı’nda bağ bozumu tanrısı Dionysos adına yapılan
dinsel törenlere dayanmaktadır. İlk tiyatro şenliği MÖ 534 yılında Atina’da yapılmıştır. Batı’da modern bir tür olarak 18. yy. da yaygınlaşan tiyatro, Türk edebiyatında 19. yüzyılda tanınmıştır.
⇒ Göstermeye bağlı metinler (tiyatro) hakkında daha fazla bilgi edinmek için Göstermeye Bağlı Edebi Metinler (Tiyatro) sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
⇒ Türk Dili ve Edebiyatı Konularını Görmek İçin Linke Tıklayın
İlginizi Çekebilecek Konuları
⇒ 2020 TYT Konuları ve Soru Dağılımları
⇒ AYT Konuları ve Soru Dağılımları
⇒ YKS (TYT-AYT) Konuları ve Soru Dağılımları (ÖSYM)
⇒ 2020 LGS Konuları ve Soru Dağılımları (MEB)
⇒ AYT Deneme Sınavları PDF İndir
⇒ Töder Türkiye Geneli (TYT-AYT) Denemeleri PDF
⇒ 2019 Bursluluk Sınavı Soruları ve Cevapları
⇒ 9-10-11. Sınıflar Bursluluk Sınavı Soruları 2019
⇒ Güncel Yazılı Soruları ve Cevapları
Güzel bir site olmuş. Tebrik ederim
Rica Ederim Teşekkürler
metinlerin sınıflandırılması güzel açıklanmış teşekkürler
teşekkürler